info@ozaslanozdemirhukuk.com
Kızılırmak mahallesi 1446. Cadde no 12/34 Çukurambar / Çankaya / Ankara

Takip Et:

Makalelerİş Kazası Nedir ?

İş Kazası Nedir ?

İşçinin işverene ait işyerinde veya işyeri dışında işin yürütülmesi için yapılan çalışmalar sırasında yaralanmasına, ölümüne veya ruhsal açıdan zarara uğramasına neden olan olaylara iş kazası denilmektedir.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13. maddesine göre iş kazası sayılan haller şunlardır:

  • İşçinin işyerinde bulunduğu sırada uğradığı bedensel ve ruhsal zararlar,
  • İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle gerçekleşen her türlü olay,
  • Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda işçinin uğradığı zararlar,
  • Emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda maruz kaldığı zararlar,
  • Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren her türlü kaza, iş kazası sayılır.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3.maddesine göre iş kazası; “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

İş Kazasının Unsurları Nelerdir?
Bir olayın iş kazası olarak nitelendirilebilmesi için dört unsurun gerçekleşmesi gerekir. Bunlar;

  • Kazaya uğrayanın sigortalı olması,
  • Sigortalının yer ve zaman itibariyle 5510 sayılı kanunun 13.maddesinde sayılan hususlardan birine göre kazaya uğraması,
  • Meydana gelen olay nedeniyle bedenen veya ruhen engelli hale gelmesi,
  • Kazada illiyet bağının bulunması gerekmektedir.

İş Kazası Halinde Yapılması Gerekenler Nelerdir?

İş kazasının meydana gelmesi halinde işçi ve işverenin kanundan doğan bazı yükümlülükleri bulunmaktadır ve bunların yerine getirilmemesi halinde tarafların sorumluluğuna neden olmaktadır. Bu nedenle iş kazasının meydana gelmesi halinde:

  • İşyeri kaza raporu düzenlenerek, tutanağa iki şahit adı yazılarak imzalamaları gerekmektedir,
  • İş kazası bağlı bulunan kolluk birimine derhal bildirilmelidir,
  • İş kazası Sosyal Güvenlik Kurumu’na olayın olduğu tarihten sonraki üç işgünü içerisinde bildirilmelidir.

Gerekli incelemeleri yapan Sosyal Güvenlik Kurumu, meydana gelen olayın iş kazası olup olmadığını ve tarafların kusur durumunu düzenleyen bir inceleme raporu düzenler. Bu raporda olayın iş kazası olarak nitelendirilmesi halinde hak sahibi, iş mahkemesinde tazminat davası açabilir.

Meydana gelen olay SGK tarafından iş kazası olarak kabul edilmemişse hem SGK hem de işverenin davalı olarak gösterileceği iş kazasının tespiti davası açılmalıdır. İş kazasının tespiti davası açma süresi, iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Meydana gelen olay, İş kazasının tespiti davası sonucunda iş kazası olarak sonuçlanır ve kesinleşirse yaralanma halinde işçiye, ölüm halinde ölenin hak sahibi yakınlarına SGK tarafından düzenli bir gelir bağlanır. Bağlanan gelirin belli bir kısmı, tazminat davasında talep edilen tazminat miktarından indirilir.

İş Kazası Geçiren İşçiye Sağlanan Haklar Nelerdir?

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 16.maddesine göre iş kazası geçiren işçiye sağlanan haklar şunlardır:

  • a) Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi.
  • b) Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması.
  • c) İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması.
  • d) Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi.
  • e) İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi.

Geçici İş Göremezlik Ödeneği Nedir?

Geçici iş göremezlik, sigortalının iş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık hallerinde Kurumca yetkilendirilen hekim veya sağlık kurulu raporlarında belirtilen istirahat süresince geçici olarak çalışamama halidir. Geçici iş göremezlik ödeneği; iş kazası nedeniyle iş göremezliğe uğrayan sigortalıya, geçici iş göremezlik süresi boyunca SGK tarafından verilen ödenektir.

İş kazası halinde verilecek geçici iş göremezlik ödeneği,

  • Yatarak tedavilerde günlük kazancın yarısı,
  • Ayaktan tedavilerde ise günlük kazancın üçte ikisidir.

Sürekli İş Göremezlik Ödeneği Nedir?

Sürekli iş göremezlik ödeneği, iş kazası geçiren işçinin yapılan tedavi sonucu tamamen iyileşmemesi durumunda meslekte kazanma gücünden yoksun olması nedeniyle bağlanan gelirdir. Meslekte kazanma gücünün kayıp oranı, Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespiti İşlemleri Yönetmeliğindeki cetvele göre belirlenir.
İş kazası sonucunda sağlık kurulu tarafından verilen raporlara istinaden SGK sağlık kurulu tarafından meslekte kazanma gücünü en az %10 oranında kaybeden işçiye, geçici iş göremezlik ödeneğinin sona erdiği tarihten itibaren sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanır.

Meslekte kazanma gücünün %10 ile %99,9 arasında kaybedilmesi halinde işçiye, sürekli kısmi iş göremezlik geliri bağlanır. Eğer işçi meslekte kazanma gücünün %100’ ünü kaybetmişse sürekli tam iş göremezlik geliri bağlanır ve aylık gelirinin %70’i oranında hesaplanır. Ancak işçi başkasının bakımına muhtaç ise bu gelir aylık kazancının %100 oranında hesaplanır.
Sürekli iş göremezlik geliri bağlanan işçinin işinden ayrılmasına gerek yoktur, tedavisinin bittiği hekim tarafından rapor edildikten sonra çalışmaya devam edebilir.
Sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanan işçinin malullük oranında artış olduğu takdirde verilen ödenek yeniden hesaplanır. Ancak yapılan kontroller sonucu malullük oranının sürekli iş göremezlik ödeneği bağlanmasını gerektiren sınırın altında kaldığı tespit edilirse ödenek kesilmektedir.

Malul ve Malullük Aylığı Nedir?
Çalışma gücünün veya iş kazası sonucu, meslekte kazanma gücünün %60’ını kaybettiği Kurum Sağlık Kurullarınca tespit edilen işçiye “malul” denir. Kurumca yetkilendirilmiş sağlık kuruluşlarındaki kurullar tarafından düzenlenen raporlara dayanarak çalışamayacak durumda malul olduğu tespit edilen işçiye bağlanan aylığa ise malullük aylığı denilmektedir. Düzenlenen rapora göre çalışma gücünün %60’ını kaybetmediği belirtilerek malul sayılmayan sigortalı bu karara karşı Yüksek Sağlık Kurulu nezdinde itiraz edebilir. Yüksek Sağlık Kurulunun kararına karşı yargı yolu açıktır.

Malullük Aylığı Bağlanmasının Şartları Nelerdir?

Malul sayılan sigortalıların malullük aylığından faydalanabilmeleri için;

  • İşçinin en az 10 yıldır sigortalı olması ve toplamda 1800 gün uzun vadeli sigorta kolları primi ödemiş olması gerekir.
  • Sigortalı işçinin başka birinin bakıma muhtaç olduğu durumlarda ise 10 yıldır sigortalı olma şartı aranmaz, ancak 1800 gün prim ödemiş olması gerekir.
  • Maluliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrılması, faaliyetine son verilmesi ve görevinden ayrılmış olması gerekmektedir.

Malullük Oranının Değişmesi Durumunda Malullük Aylığı Ne Olur?

Sağlık kontrolleri, sağlık kurulunca ihtiyaç duyulması halinde ya da sigortalının kendisinin veya hak sahiplerinin itirazları sonucunda yapılır. Yapılan kontrol muayenesi sonucu düzenlenen raporda;

  • İşçinin maluliyet hali devam ediyorsa malullük aylığı almaya devam eder.
  • İşçinin maluliyet halinde değişme olduğu tespit edildiği takdirde yeni duruma göre malullük aylığı hesaplanır.

İşçinin çalışma gücünün ya da meslekte kazanma gücünün kayıp oranı %60’ın altına düştüğü tespit edildiği takdirde ise malullük aylığı kesilmektedir.

İş Kazası Geçirdim Tazminat Alabilir miyim?

İşverenin gerekli iş sağlığı ve güvenliği önlemleri almaması nedeniyle meydana gelen iş kazası ve meslek hastalığı nedeniyle işverenin tazminat sorumluluğu ortaya çıkar. Bu nedenle iş kazası nedeniyle maddi ve manevi zarara uğrayan işçinin tazminat davası açma hakkı bulunmaktadır.
Maddi tazminat miktarı hesaplanırken işçinin iş kazası olmasa idi elde edebileceği gelir hesaplanarak, uğramış olduğu iş gücü kaybı nedeniyle mevcut durumda elde edeceği gelir arasındaki fark tespit edilir. İş kazalarında tazminat hesaplamasına etki eden en önemli faktörler işçinin ücreti, maluliyet oranı, yaşı ve kusur oranıdır. Maddi tazminat davasında tazminat miktarı hesaplanması teknik ve detaylı bir konudur, bu nedenle işçinin ücret miktarının ispatı ve kusur oranı bakımından alanında uzman bir iş kazası avukatından yardım almakta büyük fayda olacaktır.
Manevi tazminat hesaplanmasında ise iş kazası nedeniyle uğranılan elem ve ıstırabın büyüklüğüne göre hâkim tarafından takdiri olarak tazminat miktarı belirlenmektedir.
Ölümle sonuçlanan iş kazasında hayatını kaybeden işçinin yakınları, vefat eden işçinin maddi desteğinden yoksun kalırlar, bu durumda vefat eden işçinin yakınları, yoksun kaldıkları maddi desteği alabilmek için işverene veya iş kazasında kusuru bulunanlara karşı destekten yoksun kalma tazminatını talep edebilirler.
İş kazaları veya meslek hastalığından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davaları ile bunlarla ilgili tespit, itiraz ve rücu davalarında arabuluculuk bir dava şartı değildir, doğrudan iş mahkemesinde dava açılabilir.

İş Kazası Tazminat Davası Kime/Kimlere Karşı Açılabilir?

İş kazası nedeniyle açılacak tazminat davaları, hem asıl işverene hem de tüm alt işverenlere karşı açılabilir.
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin E. 2016/15802, K. 2017/3195 sayılı kararında; “..meslek hastalığına veya iş kazasına uğrayan alt işverenin işçisi veya ölümü halinde mirasçıları tazminat davasını müteselsil sorumlu olan asıl işveren ve alt işverene karşı birlikte açabilecekleri gibi yalnızca asıl işverene veya alt işverene karşı da açabilirler” demektedir.
Böylelikle işçi, işverenlerden birinin iflas etmesi veya tasfiye olması gibi durumlara karşı korunmaktadır.

İş Kazası Tazminat Davası Açma Süresi ve Zamanaşımı

İş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren on yıl içerisinde tazminat davası açılmalıdır. Bununla beraber iş kazası nedeniyle ceza davası açılmışsa ve ceza davasının zamanaşımı süresi daha fazla ise ceza davası zamanaşımı süresi uygulanır. Dikkat edilmesi gereken diğer bir husus iş kazası nedeniyle maluliyet oranının kesin olarak tespit edilememesi durumunda ve maluliyetin artması halinde zamanaşımı süresi maluliyetin kesin olarak tespit edildiği son rapor tarihinden itibaren işlemeye başlar.

İş Kazalarında SGK Denetimi Süreci

İş kazaları, görülme sıklığı ülkeden ülkeye ve sektörden sektöre değişmekle birlikte, çalışma hayatının gerçeklerinden birisidir. Önleyici tedbirlerle kazaları azaltmak veya tahribatını minimize etmek mümkün olsa da tamamen ortadan kaldırmak maalesef mümkün olamamaktadır.

Bir iş kazasının madden ve manen en büyük mağduru şüphesiz işçidir. Fakat zarar sadece işçinin şahsıyla sınırlı kalmamakta, işçinin ailesini, işvereni, işyerini ve devleti de ilgilendiren çok boyutlu sonuçlar doğurmaktadır. Bu kamusal niteliği gereği bir iş kazasının meydana gelmesiyle birlikte, konuya devlet de müdahil olmaktadır.

İş kazalarında devletin müdahalesi idari ve adli olmak üzere iki başlıkta söz konusu olmaktadır. Burada, iş kazalarına idari müdahale kapsamında yer alan SGK denetimi üzerinde duracağız.

SGK neden iş kazalarına müdahil olur?

Sosyal Güvenlik Kurumu, esas itibariyle bir sosyal sigortacılık faaliyeti yürütmektedir. Bu kapsamda zorunlu sigortalılık ilkesi doğrultusunda kişileri belirli risklere (iş kazası, meslek hastalığı, hastalık, analık, malullük, yaşlılık, ölüm) karşı sigortalamakta, bu risklere maruz kalan kişilere de gerekli yardımları yapmaktadır. İş kazası da bu risklerden birisi olup, kazaya maruz kalan sigortalılara SGK tarafından;

  • Geçici iş göremezlik ödeneği verilir.
  • %10 ve üzeri çalışma gücü veya meslekte kazanma gücü kaybında sürekli iş göremezlik geliri bağlanır.
  • Kaza sonucu ölüm halinde, geride kalan hak sahiplerine gelir bağlanır.
  • Gelir bağlanan yetim kız çocuğuna evlenmesi halinde evlenme (çeyiz) yardımı yapılır.
  • İş kazası sonucu ölen sigortalı için cenaze yardımı yapılır (5510/16.Md.).

SGK bu yardımları yapmakta fakat bu arada kaza olayı ile ilgili olarak bazı sorulara da cevap bulma adına inceleme ve soruşturma yürütmektedir. Bir iş kazası ile ilgili SGK’nın cevap aradığı sorular şunlardır;

  • Kazaya maruz kalan kişi sigortalı mıdır? Yani kazaya uğrayan kişi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu kapsamında sigortalılık niteliğini haiz midir? Burada kişinin SGK’ya sigortalı olarak bildirilip bildirilmediği değil, sigortalı sayılmayı gerektirecek şartları taşıyıp taşımadığı araştırılmaktadır.
  • Sigortalının bildirimi zamanında ve usulüne uygun olarak yapılmış mıdır? Kişi sigortalılılık şartlarını taşıdığı halde SGK’ya zamanında veya usulüne uygun olarak bildirilmemiş olabilir. Bu durumda da SGK tarafından sigortalıya gerekli yardımlar yapılmakta fakat bildirim yapılmamış olması sebebiyle ayrıca yaptırım uygulanmaktadır. Tersi durumda, yani kişi sigortalılık şartlarını taşımadığı halde SGK’ya bildirim yapılmışsa, bu kez bildirim işlemi iptal edilmekte ve yardım yapılmamaktadır.
  • Kişi sigortalılık niteliğini haiz ise olay bir iş kazası mıdır? Her iş kazasının SGK’ya kazadan sonraki üç işgünü içerisinde bildirimi gerekmektedir (5510/13.Md.). SGK’ya bildirim yapılmasa da ihbar, şikayet veya başka bir yolla SGK olaydan haberdar olabilir. Ancak SGK’ya bildirilen her olay iş kazası olmayabilir. Bir başka değişle kaza olayı, 5510 sayılı Kanunun 13. maddesinde sayılan şartları taşımıyor olabilir. Bu durumda olay iş kazası sayılmayacak ve sigortalıya iş kazası yardımları yapılmayacaktır.
  • Kaza olayının meydana gelmesinde işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kusuru var mıdır? İş kazalarında SGK denetimiyle ilgili olarak en kritik sorulardan birisi budur. Zira bu sorunun cevabına göre SGK’nın işverene veya üçüncü kişilere rücuen tazminat davaları söz konusu olmakta ya da olayda kusuru olan sigortalıya yapılacak yardımlar azaltılmaktadır.
  • Sigortalının SGK’ya bildirilen kazancıyla gerçek kazancı/ücreti arasında fark var mıdır? Türkiye’de pek çok işyerinde ücret kayıt dışılığına rastlanmaktadır. Yani sigortalıya yüksek ücret ödendiği halde, düşük prim ödemek ya da bazı yükümlülüklerden kaçınmak amacıyla SGK’ya düşük ücretle bildirim yapılmaktadır. SGK, iş kazası sonrası sigortalıya veya hak sahiplerine yapacağı yardımları sigortalının brüt ücretine göre hesapladığından, kendisine bildirilen ücretin doğruluğunu da araştırmaktadır. Bu amaçla sigortalı ve tanık ifadeleri ile işyeri kayıt ve belgelerine başvurmaktadır.
  • Kaza ile ilgili olarak incelenen işyeri kayıt ve belgelerinde usulsüzlük var mıdır? Kaza ile ilgili olarak SGK’ya ibraz edilen işyeri kayıt ve belgelerinin mevzuata uygun olarak düzenlenmiş olması gerekir. Aksi halde SGK tarafından idari para cezaları uygulanmaktadır.

SGK tarafından iş kazası ile ilgili yürütülen denetim ve soruşturma kapsamında yukarıdaki soruların cevapları araştırılmaktadır. Her bir sorunun net bir şekilde cevaplandırılmasıyla birlikte SGK denetim süreci de tamamlanmış olmaktadır

SGK Denetimi Aşamaları

SGK’nın bir iş kazası olayıyla ilgili denetim süreci, esasında kaza olayından haberdar olmasıyla başlamaktadır. SGK kaza olayından, işverenin kazadan sonraki üç işgünü içerisinde kuruma elektronik ortamda vermiş olduğu İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu sayesinde veya ihbar, şikayet vb. şekilde haberdar olmaktadır.

Kaza olayını üç işgünü içerisinde SGK’ya bildirmeyen işveren hakkında 6331 sayılı Kanun kapsamında 6.966 liradan 20.898 liraya kadar idari para cezası uygulanmaktadır (2022 rakamlarıyla).

Kaza olayından haberdar olan SGK’nın yapacağı işlemleri sırasıyla aşağıdaki şekildedir:

  • İş kazası sayılıp sayılmayacağına karar verme: Kaza olayından haberdar olan SGK müdürlüklerindeki Kısa Vadeli Sigorta Servisi, öncelikle bildirim formu ve ekindeki belgeleri (olay yeri tutanağı, kolluk kuvvetlerinden gelen bilgiler vb.) inceleyerek olayın iş kazası sayılıp sayılmayacağına karar vermektedir. Bu yönde bir karar veremezse veya verdiği “iş kazası değildir” kararına sigortalı tarafından itiraz edilirse konu müdürlük bünyesindeki İş Kazası Tespit Komisyonuna aksedecektir. Komisyonun da bu konuda karar verememesi halinde dosya SGK Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilir.
  • İş göremezlik %10’dan fazla mı? Olayın iş kazası olduğu anlaşıldıktan sonra gündeme gelen ikinci soru, sigortalının iş göremezlik veya meslekte kazanma gücü kaybının %10’un altında mı yoksa üzerinde mi olduğudur. Bu soruya cevap alabilmek için iş kazası dosyası, SGK müdürlüğü tarafından Kocatepe Sağlık Sosyal Güvenlik Merkezine gönderilir. Kocatepe SSGM tarafından yapılan incelemede, iş göremezlik oranının %10’un altında olduğu tespit edilirse, bu durumda iş kazası dosyasını teftişe gönderme veya göndermeme konusunda ilgili SGK müdürlüğü karar verecektir. Fakat söz konusu oran %10 ve üzerinde ise dosya mutlaka Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gönderilecektir.
  • Kişi sigortalı olarak bildirilmemişse; SGK’nın haberdar olduğu kaza olayında kaza geçiren kişi, kazadan önce sigortalı olarak SGK’ya bildirilmemişse, öncelikle kişinin sigortalı sayılıp sayılmayacağına dair denetim yapılmaktadır. Bu denetim her ilde görevli Sosyal Güvenlik Denetmeni tarafından yapılmaktadır. Bu denetimde iş kazasıyla ilgili bir soruşturma yapılmamakta, sadece kazaya uğrayan kişinin sigortalılık niteliğini haiz olup olmadığı tespit edilmektedir.

Yukarıdaki ilk üç maddede belirtilen süreç sonrasında iş kazası dosyası denetim için dosya Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına gelir. SGK Müfettişi, kendisine gelen iş kazası dosyasını inceledikten sonra işverene bir tebligat göndererek işyeri kayıt ve belgelerini talep eder. Bunlar;

  • Kazalıya ait özlük dosyası
  • Yevmiye defteri ve yasal olarak tutulan diğer defterler
  • İş sağlığı ve güvenliği karar defteri
  • Ücret bordroları
  • Kaza tutanağı ve kaza ile ilgili tutulan diğer tutanak, rapor ve belgeler
  • Diğer belgelerdir.

Bu belgelerin Müfettişe 15 gün içerisinde ibraz edilmesi gerekir. Aksi halde 5510/102.Md. gereği 3 ila 12 asgari ücreti tutarı kadar idari para cezası uygulanması söz konusu olacaktır.

4. Kayıt incelemesi ve ifadeler: SGK Müfettişi kendisine ibraz edilen işyeri kayıt ve belgelerini sadece kaza olayı ile sınırlı olarak inceler. Bu arada gerekli görürse kaza mahallinde inceleme yapar. Aynı zamanda kazaya uğrayan sigortalının, görgü tanığı olan diğer işyeri çalışanlarının, işverenin ve diğer ilgili kişilerin yazılı ifadelerini alır. İşyeri kayıtları incelenirken özellikle;

  • Kayıtların 5510 sayılı Kanun ve Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğine uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği,
  • İşçinin SGK’ya bildirilen ücreti ile kayıtlarda yer alan ücret ödemelerinin uyumlu olup olmadığı,
  • Kazadan önceki son üç ayda işçinin brüt ücret/kazanç toplamı,
  • İşçi özlük dosyasında işçiye verilen eğitim, kurs, seminer belgelerinin bulunup bulunmadığı,
  • İşçiye iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri ile gerekli kişisel koruyucu donanımların verilip verilmediği, bunlara ilişkin belgelerin düzenlenip düzenlenmediği,
  • İşçi görevle başka bir yere gönderilmişse buna ilişkin görevlendirme belgesinin düzenlenip düzenlenmediği,

hususlarına bakılmaktadır. İşyeri kayıtlarındaki bilgilerle taraflardan alınan ifadeler arasında çelişkiler bulunması halinde bu çelişkilere ilişkin tarafların ifadeleri de ayrıca kayda geçirilir.

5.   Raporun düzenlenmesi ve tebligat: SGK Müfettişi tarafından iş kazası soruşturması/denetimi bitirildikten sonra konuyla ilgili inceleme raporu düzenlenir ve Rehberlik ve Teftiş Başkanlığına sunulur. Rapor Okuma Komisyonu tarafından kontrol edilen rapor, gereği yapılmak üzere ilgili il müdürlüğüne (ünite) gönderilir. Genel olarak iş kazasıyla ilgili olarak Müfettiş raporlarında şu tespitlere yer verilir;

  • Kaza olayına maruz kalan kişinin sigortalı sayılıp sayılmayacağı,
  • Kişi sigortalı ise SGK’ya yasal süresi içerisinde bildirilip bildirilmediği,
  • Kaza olayının iş kazası sayılıp sayılmayacağı,
  • Kaza olayının yasal süresi içerisinde SGK’ya bildirilip bildirilmediği,
  • Kaza olayının meydana gelmesinde işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kastı veya kusuru bulunup bulunmadığı, varsa kusur oranlarının ne olduğu,
  • İşyeri kayıt ve belgelerinin usulüne uygun olarak düzenlenip düzenlenmediği,
  • İşçinin SGK’ya bildirilen ücretlerinin gerçeği yansıtıp yansıtmadığı,
  • İşveren hakkında idari para cezası uygulanıp uygulanmayacağı,
  • Kaza olayı ile ilgili olarak başka bir kurum, kuruluş veya bakanlığa bilgi verilmesi gereken bir husus olup olmadığı.

Müfettiş raporunun işverene yansımaları

İş kazası ile ilgili olarak düzenlenen Müfettiş raporu, SGK tarafından sigortalı ve özellikle de işveren hakkında yapılacak işlemlere esas oluşturmaktadır. Müfettiş raporunda, kazalı olarak bildirilen kişinin sigortalı sayılmayacağı veya olayın iş kazası olarak kabul edilemeyeceği yönünde bir tespit varsa, SGK tarafından dosya kapatılmakta, kazalıya yardım yapılmamakta ve işverene de herhangi bir yaptırım uygulanmamaktadır.

Müfettiş raporunda, kazaya maruz kalan kişinin sigortalı olduğu, yasal süresinde SGK’ya bildirildiği, olayın iş kazası sayılacağı, kaza olayında işverenin, sigortalının veya üçüncü bir kişinin kastı, kusuru bulunmadığı ve işyeri kayıtlarının da usulüne uygun düzenlendiği tespiti varsa, sigortalıya gerekli yardımlar yapılacak fakat işverene herhangi bir yaptırım uygulanmayacaktır. Ancak gerçek durum her zaman bu şekilde cereyan etmemekte, işyeri kayıtlarında sorunlar tespit edilebildiği gibi kaza olayı ile ilgili olarak da işverene (ve kusuru varsa sigortalı ve üçüncü kişilere) kusur oranı verilmektedir. Bu durumda kayıtlardaki usulsüzlükler sebebiyle idari para cezaları söz konusu olduğu gibi kusur oranı esas alınarak SGK tarafından işverene rücu davası açılmaktadır. Yani kurum tarafından sigortalı veya hak sahiplerine yapılan yardımlar ve bunların peşin değeri, kusuru oranında işverene yüklenmektedir. (5510/21.Md.)

Müfettiş raporlarında görülen diğer bir tespit de kazaya uğrayan sigortalının yasal süresi içerisinde SGK’ya bildirilmemiş olmasıdır. İşe başlamadan önceki gün veya inşaat, balıkçılık ve tarım işyerlerinde en geç işe başladığı gün SGK’ya bildirilmemiş bir sigortalı kazaya uğramışsa ve bu durum Müfettiş raporuyla tespit edilmişse, kaza olayında işverenin sorumluluğu bulunup bulunmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından yapılan ve ilerde yapılacak giderlerin peşin değeri doğrudan işverene yüklenir. (5510/23.Md.). İş kazalarında ve kaza ile ilgili SGK teftişlerinde işverenler için en ağır yaptırımlardan birisi budur. Dolayısıyla özellikle de tehlike derecesi yüksek işlerde, sigortasız olarak personel çalıştırmak işverenler açısından çok büyük bir riski üstlenmek anlamına gelmektedir.

İş kazalarıyla ilgili olarak işverenlerin en önemli sorumluluğu elbette kazaları önlemek için alınması gereken tüm tedbirleri almak ve çalışanlarını bu konuda bilinçlendirmektir. Fakat bütün bu tedbirlere rağmen kaza olayı gerçekleşmişse, bundan sonraki idari ve adli sürecin iyi yönetilmesi de bir o kadar önemlidir. Özellikle Müfettiş denetimi sürecinde hazırlıklı, açık ve şeffaf bir performans sergilenmesi önem taşımaktadır. Bu aşamada yanlış yönlendirmelerle işverenin atacağı hatalı bir adım, daha sonra telafisi çok güç sonuçlar doğurabilmektedir.

https://ozaslanozdemirhukuk.com/wp-content/uploads/2023/10/logo-light.png
Kızılırmak mahallesi 1446. Cadde no 12/34 Çukurambar / Çankaya / Ankara

Danışmanlık İçin

© 2023 Tüm Hakları Saklıdır London Creative