Miras hukuku, gerçek kişinin ölümü veya gaipliği halinde, bu kişinin tüm gayrimenkul ve menkul mallarının kimlere ve nasıl intikal edeceğini düzenleyen hukuk dalıdır. Özellikle, ölen kişinin ardında bıraktığı bir vasiyetname, yüklü borçlar, değerli malvarlıkları, mirasçı olmayan kişilere mal kaçırma kastıyla yapılan bağışlar Miras Hukuku ile yakından ilişkilidir. Mirasçı olabilmek için bazı şartlar bulunmaktadır. Bu şartlardan en önemlileri; sağ olmak, hak ehliyetine sahip olmak ve mirastan yoksun olmamak gerekir. Cenin ise ancak sağ doğmak koşulu ile mirasçı olabilir. Ölü doğan çocuk mirasçı olamaz. Bu nedenle, mirasçılar arasında cenin bulunması mirasın paylaştırılmasında bekleme sebebidir.
Miras, miras bırakanın ölümü anında kendiliğinden mirasçılara geçer. Mirasçılar ve tereke, ölüm anına göre belirlenir. Ölüm anının bilinmesi mirasçıların belirlenmesi bakımından önemlidir.
Kanunda öngörülen ayrık durumlar saklı kalmak üzere mirasçılar, miras bırakanın aynî haklarını, alacaklarını, diğer mal varlığı haklarını, taşınır ve taşınmazlar üzerindeki zilyetliklerini doğrudan doğruya kazanırlar ve miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu olurlar.
Kimler Mirasçı Olabilir?
Miras hukukunda zümre (derece) sistemi kabul edilmiş olup, yasal mirasçı olabilmek için bir zümreye dahil olmak gerekir. Bir önceki zümrede mirasçı bulunması, bir sonraki zümrenin mirasçılığını engeller. Yine aynı şekilde, zümre ve kök başı alt soyun mirasçılığını engeller. Miras bırakının alt soyu her zaman 1. zümreyi oluşturur ve bu zümrede yer alan kişiler;çocuklar, torunlar, torunların çocukları, çocukluların torunları ve devamıdır. Miras bırakan açısından diğer zümre ise 2. zümredir ve bu zümrede yer alan kişiler; kendi anne ve babası, yeğenleri, bunların çocuk ve torunları ile devamıdır. Miras bırakan açısından son zümre 3. Zümredir ve bu zümrede yer alan kişiler; büyükanne ve büyük baba ile bunların çocuklarından oluşan kısımlar, amca dayı hala teyze ve kuzendir.
Saklı Pay Nedir? Kimleri Kapsar?
5650 sayılı Kanun ile 2007 yılında Türk Medeni Kanununda değişiklik yapılmıştır. Bununla saklı pay hükümleri yeniden düzenlenerek kardeşlerin saklı paylı mirasçılığı kaldırılmıştır. Saklı paylı mirasçılar şunlardır:
Saklı pay, bir kişinin hak ettiği mirastan alması gereken asgari pay oranıdır. Saklı pay kanunun belirlediği orandır. Saklı pay oranının altında miras payı alması halinde kişinin saklı payı ihlal edilmiş sayılır. İhlal edilen miras saklı payı için mirasçı tenkis davası açmalıdır. Saklı paya, mahfuz hisse veya korunmuş pay da denilir.
Saklı Paylı Mirasçı Kimdir?
Saklı paylı mirasçılar TMK 506. maddesinde yasal mirasçılar arasından belirtilmiştir. Miras bırakanın altsoyu yani çocukları, evlatlıkları, torunları ve onların çocukları ile miras bırakanın anne-babası ve miras bırakanın eşi saklı paylı mirasçıdır.
Miras hukuku ile yer alan saklı paylı mirasçı haklarından yararlanabilmek için kişilerin resmi olarak miras bırakanın nüfusuna kayıtlı olması gerekir. Miras bırakanın alt soyundan olan bireylerin tamamı saklı paylı mirasçıdır. Kanunda sayılan kişiler haricinde miras bırakanın kardeşleri, yeğenleri, teyzeleri ya da amcaları gibi akrabalarına saklı pay hakkı tanınmaz. Kardeş, yeğen, kuzen, dede, nine saklı paylı mirasçı değildir. Bu kişilerin saklı paylı mirasçı sıfatıyla tenkis talebinde bulunması mümkün değildir.
Saklı Pay Oranı
Saklı paylı mirasçılar miras bırakanın birinci zümresinde bulunan altsoyu ile ikinci zümrede bulunan akrabalarıdır. Üçüncü zümrede saklı paylı mirasçı bulunmamaktadır. Saklı paylı mirasçılar ve saklı pay oranları aşağıdaki şekildedir :
Saklı Pay İçin Hangi Dava Açılır?
Saklı payı ihlal edilen kişiler miras hukuku kapsamında dava açabilir. Miras avukatı en doğru yönlendirmeyi yapacaktır. Çoğu zaman terekenin tespiti davası ve tenkis davası birlikte açılır. Avukat en iyi görevini davaları süresinde müdahale ederek yapar.
Saklı Pay ile ilgili Yargıtay Kararı
Vasiyetnamenin iptali, tenkis davası ve saklı pay oranına göre tescil talebi
Mirasçılık ve mirasın geçişi mirasbırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir (4722 s. Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun m. 17). Mirasbırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 Sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekir.
4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 506’ıncı maddesine göre altsoy için saklı pay yasal miras payının yarısına tekabül ettiği düzenlenmiştir.
Mirasçı olarak atanan kişi, murisin külli halefi olduğundan, miras açılmakla yasal mirasçı gibi terekenin tümünün ya da belli bir payının sahibi olur (TMK 599). Mirasçı olarak atanan kimseye karşı açılan tenkis davasının kabulü halinde davacıların saklı payları oranında tenkise karar vermek yeterlidir. (Yargıtay 2. HD. 18.5.1995 tarihli, 4699-5842 sayılı Kararı, 2. HD.’nin 13.06.2007 tarihli, 2006/16512-2007/10134 Sayılı Kararı).
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olaya gelince; mahkemece bozma ilamına uyulsa da gereği tam olarak yerine getirilmemiştir. Nitekim dosya içerisinde bulanan mirasçılık belgesine göre davacıların yasal miras payının 3/20’şer pay olduğu, saklı paylarının ise TMK 506 maddesi uyarınca altsoy için yasal miras payının yarısı olarak hesaplandığında her bir davacı için 3/40’a isabet ettiği anlaşılmıştır. Mahkemece, mirasbırakan adına kayıtlı dava konusu taşınmazlarda her bir davacı için saklı payları olan 3/40 oranında tescile karar verilmesi gerekirken, yanılgılı olarak davacıların yasal miras payları olan 3/20 oranında pay tesciline karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Ayrıca, mahkemece tesciline karar verilen dava konusu taşınmazda mirasbırakan adına kayıtlı 1/3 pay bulunduğu halde mahkemece taşınmazın tümü üzerinden tescile karar verilmiş olması ve yine tesciline karar verilen dava konusu taşınmazın 2 numaralı bağımsız bölümü mirasbırakan adına kayıtlı olduğu halde, tümü üzerinden karar verilmesi de doğru değildir.
Davacılar dava dilekçesinde; taşınmazın 2 numaralı bağımsız bölüm üzerindeki davalı lehine verilen ipoteğin kaldırılmasını da talep etmiş olup, ipoteğin kaldırılması talebi niteliği itibarıyla nispi harca tabi davalardan olduğundan, mahkemece ipotek bedeli üzerinden harç tamamlattırılmamıştır. Harçlar Kanununun 30. maddesine aykırı biçimde eksik harç tamamlanmadan yargılamaya devamla hüküm kurulması doğru görülmediğinden, mahkemece yapılması gereken iş; süresinde eksik harç ikmal edildiğinde işin esası hakkında bir karar vermek olmalıdır.
Mahkemece belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulmasına, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının şimdilik değerlendirilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir. (Yargıtay 7. HD., 29.6.2022, 2022/1805 E., 2022/4600 K.)
Mirasın Reddi (Reddi Miras) Nedir?
Miras bırakanın ölümü ile birlikte, geride kalan malvarlığında mirasçılar el birliğiyle malik olur ve borçlardan da müteselsilen sorumlu olur. Mirasın reddi, miras bırakanın geride bıraktığı mal varlığının bir bütün halinde kabul edilmediğinin beyanından ibarettir. Ancak ret beyanı bazı yasal koşullara tabi tutulmuştur. Yasal mirasçılar mirası ret hakkına sahip olduğu gibi, atanmış mirasçılar da mirası reddedebilir. Miras bırakanın öldüğü tarihte ödemeden aczi açıkça belli ise veya resmen tespit edilmişse, miras hükmen reddedilmiş sayılır. Mirasın hükmen reddine ilişkin davalarda Yargıtay kararlarına göre, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının özellikle değerlendirilmesi gerekmektedir.
Bazı mirasçılar, mirası reddedemez. Bu mirasçılar; ret süresi sona ermeden “mirasçı” sıfatıyla tereke işlemlerine karışmışsa, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan işlemler yapmışsa, miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yaparsa, tereke mallarını gizler veya kendine mal ederse mirası reddedemez. Malvarlığı borcuna yetmeyen mirasçı alacaklılarına zarar verme kastıyla mirası reddederse, alacaklılar veya iflas idaresi, şayet kendilerine yeterli güvence verilmezse, ret tarihinden itibaren 6 ay içinde reddin iptali için dava açabilir. Şayet mahkemece ret iptal edilirse, miras resmen tasfiye edilir. Bu tasfiye neticesinde eğer ki reddeden mirasçının payına bir şey düşerse bu miktardan, önce itiraz eden alacaklı olmak üzere alacaklıların alacakları ödenir. Buradan arta kalan değerler ise, şayet ret geçerli olsa idi bundan yararlanacak mirasçılara verilir.